İrritabl (Huzursuz) Barsak Sendromu (İBS)

İBS, yaygın görülen, organik bir neden olmaksızın esasen kalın barsakları etkileyen, nedeni tam olarak bilinmeyen, kronik, tekrarlayıcı, mutlak tedavisi olmayan bir hastalıktır. En sık görülen mide bağırsak fonksiyonel düzensizliğidir. Toplumun %15-20’ sinde görülmektedir.

Köşe Yazsısı: Emircan Ayrancılar Özel Medifema Hastanesi Dahiliye Uzmanı İBS, yaygın görülen, organik bir neden olmaksızın esasen kalın barsakları etkileyen, nedeni tam olarak bilinmeyen, kronik, tekrarlayıcı, mutlak tedavisi olmayan bir hastalıktır. En sık görülen mide bağırsak fonksiyonel düzensizliğidir. Toplumun %15-20’ sinde görülmektedir. 20-50 yaş arasında sıktır. Karın ağrısı, kramp, şişkinlik, gaz, kabızlık ve ishal hastalığın semptom ve belirtilerini oluşturur. Hastaların çoğunda yaşam tarzı değişiklikleri, diyet, egzersiz ve psikolojik tedaviyle semptomlar kontrol altına alınsa da hastalık kronik ve yineleyici özelliğe sahiptir. Hastalık kronik olmasına karşın barsağın yapısında herhangi bir yapısal bozulmaya neden olmaz ve kanser riski oluşturmaz.

Hastalığın belirtileri:

• Tekrarlayan dışkılama isteği, dışkılama sonrası rahatlayamama • Kronik karın ağrısı, şişkinlik, hazımsızlık, krampları: İBS’nin olmazsa olmaz kriteridir. • Barsak alışkanlığında değişiklikler. Ara ara kabızlık, ara ara ishal. • Dışkıda mukus, dışkı kaçırma • Halsizlik, kronik yorgunluk, güçsüzlük, bitkinlik hissi, kanser korkusu, kanser olduğunu zannetmek • Sancılı adet görme, sancılı cinsel ilişki, idrar yakınmaları (sık idrar yapma isteği, idrar yapınca rahatlayamama), baş ağrısı, sırt ağrıları, göğüs ağrısı, yutma güçlükleri, reflü, erken acıkma, uyku bozuklukları, depresyon, anksiyete, baş dönmesi, hipertansiyon bu hastalığa sıklıkla eşlik edebilir.  

İBS Hastalığının nedenleri:

İBS’nin kesin nedeni bilinmemektedir. İBS hastalarında diğer bireylere göre bağırsak floralarında bozukluklar, bağırsaklarında düzensiz düz kas kasılmaları, iletimsel sinir sistemi bozuklukları, bağışıklık sistemi koordinasyonunda bozukluklar saptanmıştır. İBS’li bazı hastaların barsaklarında bağışıklık sistemi aktivasyon artışı saptanmıştır. Şiddetli bir viral veya bakteriyel bağırsak iltihabı ardından düzensiz bağışıklık sistemi yanıtı İBS’ ye neden olabilir. Bazen de kullanılan bir antibiyotik sonrası bakteri aşırı çoğalması sonrası oluşur. Bazı gıdalara alerji veya intolerans İBS’ ye neden olabilir. İBS hastalarının çoğunda anksiyete, depresyon, stres sonrası semptomlarda şiddetlenme olur. Cinsel, fiziksel veya duygusal istismarlar bu hastalığa neden olabilir. İBS kadınlarda 2 kat daha fazla görülür. Bu durum hastalığın ortaya çıkmasında hormonal faktörlerin rol oynayabileceğini düşündürtmektedir. Östrojen tedavisi İBS belirtilerini arttırır. Çoğu kadın hastada İBS semptomları menstruasyon periyodu boyunca alevlenme gösterir. İBS oluşmasında genetik faktörler de rol oynar. Ailesinde İBS hastalığı olanlarda daha sık görülmektedir. İBS 50 yaş altındaki bireylerde daha sık görülür.

İBS hastalarında alarm belirtileri:

İBS ne kadar güvenilir bir tanı olsa da alarm semptomlarının gözden kaçırılmamalı ve varlığında ek tetkikler yapılmalıdır. 50 yaş üzerinde semptomların başlaması, 5 kilogram üstünde kilo kaybı, kronik uzun süren şiddetli özellikle gece gelen ishal, dışkıdan kan gelmesi, demir eksikliği anemisi, nedeni belirsiz kusmalar, yutma güçlüğü, dışkılama ile rahatlamayan sürekli ağrı, ateş, artrit, lenf bezi şişmesi, kanda enfeksiyon değerleri yükselmesi durumlarında hemen doktora müracaat edilmelidir.  

İBS Tanısı

Tekrarlayan karın ağrıları ile birlikte barsak alışkanlığında değişiklik tanıda esas alınır. Uluslar Arası Çalışma Grubunun ortaya koyduğu tanı kriterleri aşağıdaki gibidir: En az 6 ay önce başlayan, son 3 ay içerisinde haftada en az 1 gün tekrarlayan karın ağrısıyla birlikte aşağıdaki 3 bulgudan en az 2’sinin olması: 1. Dışkılama ile ağrının hafiflemesi 2. Dışkılama sıklığında değişiklik 3. Dışkının görünümünde değişiklik. Tipik olarak diyare, kabızlık ve diyare kabızlık dönemlerine eşlik eden karında şişkinlik, gaz ve gerginlik vardır. Belirtilerin 6 ay önce başlamış olması ve en az 3 aydır sürekli devam ediyor olması gerekir.  

Diğer İBS Tanı kriterleri (Manning yöntemi):

• Abdominal ağrı- defekasyonla hafifleyen • Sulu gaita ile ilişkili ağrı • Gaita sıklığında artma ile ilişkili gaita • Abdominal distansiyon • Rektumdan mukus pasajı • Defekasyondan sonra tam boşalamama hissi İlk 4 semptom dikkate alındığında olgu <2 semptom bildiriyorsa (+) prediktif değeri %12.2, ≥2 semptom %74, 6 semptom içinde ≥2 semptomu varsa %63 tanı İBS’ dir.  

Tanısal Testler:

İBS tanısal kriterlerine uyan hastalarda aşağıda belirtilen testler diğer olası hastalıkları dışlamak için yapılır: Tam kan sayımı, eritrosit sedimantasyon oranı, crp düzeyi, gluten hastalığı serolojik testleri, batın ultrasonografisi, kolonoskopi, sigmoidoskopi, baryumlu kolon grafileri, gaytada gizli kan, gaytada parazit, gayta direk bakısı, tiroit fonksiyon testleri, hidrojen solunum testi, organ fonksiyon testleri genel olarak uygulanan testlerdir.

Komplikasyonlar

İBS hastalarının yaşam kalitesi bozulur. Kronik kabızlık veya diyare hemoroid oluşumuna neden olur. İBS hastalarında depresyon ve anksiyete, iş gücünde azalma sıklıkla gözlenir. İBS hastalarında çölyak hastalığı riski normal popülasyoan göre 10 kat fazladır.  

İBS hastalarında diyet seçimi:

İBS hastaları için diyet, hastadaki semptomlara göre belirlenmelidir. Bağırsaklarda gaz birikmemesi için gaz yapan besinler tüketilmemelidir. Paketlenmiş, kimyasal işlev görmüş gıdalardan kaçınılmalıdır. Taze, doğal gıdalar tercih edilmeli, hazır veya dondurulmuş gıdalarda uzak durulmalıdır. Lifli gıdalar tüketilirse, bağırsaklar daha rahat çalışır. Kabızlığı olan İBS olgularında, lifli gıdalar (keten tohumu, arpa, çavdar, yulaf, elma, patates) ve bol sıvı almalıdır. İshalin eşlik ettiği İBS hastalarında posa içeren, suda erimeyen lifli gıdalar (kepek, buğday, fıstık) alınmamalıdır. Bu hastalar taze sebze ve meyvelerden uzak durmalıdır. Yağlı besinler, bağırsağın yorulmasına neden olacağı için kaçınılmalıdır. Ev yapımı yiyecekler (Yoğurt, turşu) tercih edilmelidir. Bağırsakların hareket etmesi için ara öğünler alınmalıdır. Bu hastalarda düzenli beslenme önemlidir. Uzun süreli açlık periyodları hastalık belirtilerini artırmaktadır. Alkol ve gazlı içeceklerden, şekerli gıdalardan, yapay sakkarin içeren tatlandırıcılardan, işlenmiş paketlenmiş gıdalardan, mümkün olduğunca çay ve kahveden de uzak durulmalıdır. Sindirim sisteminde parçalanması ve emilmesi zor olan ürünlerden (Fermente edilebilir sakkarit ve poliol bileşiklerini içeren fasulye, süt, bazı buğday ürünleri) uzak durulmalıdır. Evde yapılan yoğurt, reçel, meyve suları, Laktozsuz süt ve süt ürünleri, sütlü tatlılar, gluten içermeyen ekmek, kek, makarnalar, çorbalar, düşük şekerli meyveler, fırında pişirilmiş sebze ve et ürünleri tercih edilebilen gıdalardır. Asitli, gazlı içecekler, soğan, sarımsak, limon suyu, turunçgiller, nar ekşisi, çikolata, pastalar, yağlı besinlerden ve paketlenmiş gıdalardan uzak durulmalıdır.  

İlaçlar ve diğer tedavi yöntemleri:

İBS semptomları diyet ve yaşam tarzı değişikliğinin yanında altta yatan durumun düzeltilmesi ile kontrol altına alınabilir. Bazı hastalarda ilaç ve psikolojik tedavi gerekebilir. Kronik bir durum olup, kür olanağı yoktur. Tedavinin amacı semptom ve hastaların endişelerini gidermektir. Hekim sabırlı olmalı, hastasının endişelerini anlamalı, ona yardımcı olmaya çalışmalıdır. • Spazm giderici ilaçlar: Karın ağrısı ve krampları düzeltir. • Antidiyareik ilaçlar: Bağırsak motilitesini baskılayarak diyareyi azaltırlar. • Laksatifler: Kabızlığı hafifletir. • Probiyotikler gastrointestinal sistemin doğal florasını koruyan ajanlardır. İBS semptomu olan hastaların bazılarında probiyotikler semptomların sıklık ve şiddetinde azalmaya yol açar. En az 1 ay hatta daha uzun süre ile kullanılmalıdırlar. Probiyotikler ilaç olarak alınabileceği gibi, doğal olarak da (örn.kefir) alınabilir. • Psikolojik destek: bir yıl süre ile İBS semptomları devam eden tüm hastalara psikolojik destek önerilmektedir. Davranış tedavileri, Hipnoz, biyofeedback, psikoterapi uygulanmalıdır. • Antidepresanlar: İBS hastalarında artmış sinirsel aktiviteyi baskılayıp gastrointestinal sistemin duyarlılığını azaltırlar ve buna bağlı olarak da ağrı ve krampları azaltırlar. Bu ilaçlar sinirlerden sindirim sistemine sinyal gönderilmesini önlerler. • Antibitotikler: Metronidazol , rifaximin. Bakteri üremesini engelleyerek şişkinliği azaltır, karın ağrısını azaltmada ve barsak alışkanlığı değiştirmede rolleri yoktur. • Hasta eğitimi: Hastaya ibs’nin benign ve kronik bir hastalık olduğu anlatılmalı, zaman zaman semptom ve şikayetlerde değişiklik olabileceği, yaşam sürecinin normal olacağı anlatılmalıdır. • Akupunktur diğer tedavi yöntemidir. Meridyen noktalarının iğne veya elektrikle uyarılması ile semptomlarda düzelme sağlanır. • İBS hastalarının çoğu egzersiz ile rahatlamaktadır. Yürüme, koşma, yüzme bu hastaların tedavisinde önemlidir. Stresten uzak yaşam tarzı değişiklikleri İBS semptomlarının şiddet ve sıklığını azaltmaktadır. Bu amaçla rahatlama teknikleri (yoga, plates) yapılmalıdır.