Hayat Pahalılığı ve Ekosistem
Biyoçeşitlilik kaybı ve ekosistem çöküşü, önümüzdeki on yılda en hızlı kötüleşen küresel risklerden biri olarak görülüyor ve çevresel riskin tümü, önümüzdeki yıllar içinde onlarca riski de içinde barındırıyor.
Önümüzdeki iki yıl içinde küresel güçler arasında çatışmaların arttığı ve devletlerin piyasalara daha fazla müdahale ettiği bir ekonomik savaş kural haline gelecek.
Teknoloji sektörü, daha güçlü sanayi politikalarının ve güçlendirilmiş devlet müdahalesinin ana hedefleri arasında yer alacak.
Devlet yardımı ve askerî harcamaların yanı sıra özel yatırımların teşvikiyle, gelişmekte olan teknolojilere yönelik araştırma ve geliştirme çalışmaları önümüzdeki on yılda hızlanarak devam edecek.
Bu artışlar yapay zeka, kuantum hesaplama ve biyoteknoloji gibi alanlarda ilerlemelere yol açacak.
Bu anlamda teknolojilere gücü yeten ülkeler, yeni sağlık tehditleriyle başa çıkabilme, gıda güvenliğini sağlama ve iklimi değişikliğiyle mücadele kapasitelerini arttırabilecek ve bunu yapamayanları ise daha fazla eşitsizlik bekliyor.
Bu yeni teknolojilerin daha fazla kullanılması bir sürü tehdidi de beraberinde getiriyor.
Bu küresel süreç te
Türkiye olarak olaya bakıp kısa bir değerlendirme yaparsak;
Hayat pahalılığı, gelen zamlar ve tabi doğal afetler nedeniyle daha rahat, daha ekonomik bir yaşam için şehirden köye göçler başladı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2020'den beri İstanbul'dan göç edenlerin sayısı kademeli olarak artıyor. 2018'den beri İstanbul'dan gidenlerin sayısı, gelenlerden daha fazla. Son 5 yılda 2 milyon 182 bin kişi İstanbul'dan başka kentlere göç etti.
Hayat pahalılığı nedeniyle temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çeken vatandaşlar, sosyal aktiviteye katılırken iki kez düşünmeye başladı.
Artan zamlar, enflasyon baskısı ve sabit gelirli vatandaşların ücretlerindeki erime sosyal aktivitelere bütçe ayırmayı daha da zorlaştırdı. Dar ve orta gelirli vatandaş için lüks haline gelen sinema, tiyatro, konser, maç gibi etkinliklerin bilet fiyatlarına yüzde 100'ü aşan zamlar geldi.
Peki bu süreçte neler yapabiliriz?
Ekonomik kriz den korunmanın yollarını bulmak!
Hayat şartlarını yaşanabilir hale getirmek için tavsiyelerimiz var ;
* Bankaların onayladığı maksimum krediyi her zaman ödünç alma!
* Anlık memnuniyetin tuzağına düşmeyin.
Mali kriz, insanlara gerçek vazgeçilmez ihtiyaçları ve istekleri arasında bir sınır çizmeyi öğretti onun için gerçekten ihtiyaç var mı düşünün.
Bugüne, şu ana odaklanın ve asla paniğe kapılmayın, gelecek endişesi elinizi ayağınıza birbirine dolar. Sakinleştikten sonra yakın ve uzak gelecekte siz ve çocuğunuz için neye ihtiyacınız olduğunu, ne istediğinizi bir kenara yazın.
* Çocuklarınıza bu dönemi daha rahat geçirmek için bazı tedbirler almanızın kaçınılmaz olduğunu anlatın ve harçlığını daha idareli kullanması için onu destekleyin.
* Halihazırdaki dalgalanmalara kapılıp sonradan pişman olacağınız bir iş yapmaya kalkışmayın.
Herkes yapıyor benim de aynısını yapmam gerekir” anlayışıyla panik içinde hareket edenler ve uzun dönem portföy hedeflerinin geleceğine dikkatli bakmama eğiliminde olan yatırımcılar da başarılı olma konusunda sorunlar yaşayabilir.
* Altın, herhangi bir para birimi veya ekonomik sisteme bağımlı olmayan, değerini zaman içinde koruyan yüksek bir yatırım aracıdır
* Saadeti satın almakta aramaktan vazgeçin.
her gün evde 10 dakika egzersiz yapın. Bilimsel gerçek, kan dolaşımı hızlanınca hem enerjik hissedersiniz, hem de beyninize kan gider ve daha iyi düşünebilirsiniz.
* Komşunuzla ortak internet kullanın.
* Kullandığınız cep telefonu paketini değiştirin ve telefon görüşmelerinizi internet üzerinden yapın.
* Kullanmadığınız eşyalarınızı satın veya kiraya verin.
* Toplu taşıma araçlarını kullanın.
* Evde vakit geçirmenin yollarını arayın.
* Kontrol edilmesi en zor giderlerin başında yemek giderleri gelir, tok tutan basit öğünler hazırlayın.
* Taşının, daha az kira ödeyeceğiniz bir yere geçin, hatta varsa aileden kalan eve yerleşin.
Gelen yeni süreç te bu ekonomik kaygı ve endişeleri atlatacağımız güzel günler geçirmek dileğiyle...
Köşe Yazısı: Fethiye YILDIRIM