Diyabet (Şeker Hastalığı) – Köşe Yazısı – 02.11.2023
Diyabet (şeker hastalığı) bu hastalıklardan bir tanesidir. Günümüzde değişen yaşam koşullarıyla beraber birçok hastalık hayatımıza anlamlı bir yer tutmaya başladı. Diyabet kanda dolaşan glukoz, yani kan şekeri yüksekliği ile seyreden bir metabolizma hastalığıdır.
Diyabet (şeker hastalığı) bu hastalıklardan bir tanesidir. Günümüzde değişen yaşam koşullarıyla beraber birçok hastalık hayatımıza anlamlı bir yer tutmaya başladı. Diyabet kanda dolaşan glukoz, yani kan şekeri yüksekliği ile seyreden bir metabolizma hastalığıdır.
Pankreastan salgılanan özel bir hormon(insülin ) hormonu, vücuttaki glukoz metabolizmasını düzenler. İnsülin hormonu üretiminin herhangi bir nedenle yetersiz olması veya hiç olmaması, ya da vücut dokularının insüline karşı duyarsız hale gelmesiyle şeker hastalığı ortaya çıkar. Diyabet çeşitleri aşağıdaki şekilde sınıflandırılır:
· Tip 1 Diyabet (İnsüline bağımlı diyabet): Genellikle çocukluk döneminde ortaya çıkan, pankreasta insülin üretiminin yetersiz olması veya hiç olmaması kaynaklı ve dışarıdan insülin alımının zorunlu olduğu diyabet hastalığı türü
· Tip 2 Diyabet: Hücrelerin kan şekerini düzenleyen insülin hormonuna karşı duyarsızlaşması sonucunda görülen diyabet hastalığı türü
· Latent Autoimmune Diabetes in Adults (LADA): İleri yaşlarda görülen, otoimmün (bağışıklık sistemindeki çalışma bozukluğu sebebiyle vücudun kendi kendine zarar vermesi) kaynaklı Tip 1 diyabet benzeri insüline bağımlı diyabet hastalığı türü
· Maturity Onset Diabetes (MODY): Erken yaşta görülen Tip 2 diyabet benzeri diyabet hastalığı türü
· Gestasyonel Diyabet: Gebelik sırasında gelişen diyabet hastalığı türü
Yukarıda belirtilen diyabet türleri haricinde halk arasında gizli şeker hastalığı olarak adlandırılan pre-diyabet dönemi, Tip 2 diyabet oluşumunun öncesinde kan şekerinin diyabet tanısı koymak için yeterli yükseklikte seyretmeden hafif bir yükseklik eğiliminde olduğu, doğru tedavi ve diyet ile birlikte diyabet oluşumunun önüne geçilebildiği veya yavaşlatılabildiği dönemdeki durumdur.
Gizli Şeker nedir?
Gizli şeker halk arasında popüler bir terimdir. Bir kişinin kan şekeri düzeyleri olması gerekenden yüksektir ancak diyabetik olarak kabul edilebilecek yüksek sınırlar içinde de değildir. Bu tür hastalarda yapılan analiz sonucunda elde edilen değerler normal aralıkta değildir. Ancak Tip 2 diyabet tanısı konulacak kadar yüksek de değildir. Bu durumlarda tıbben gizli şeker tanısı konulur. Gizli şeker hastaları diyabet hastası olarak kabul edilmeseler de aslında diyabet adayıdırlar. Yüksek risk grubunda oldukları için gizli şeker tanısı alan hastaların gerekli önlemler muhakkak alınması gerekmektedir. Ülkemizde en çok görülen Tip 1 Diyabet ve Tip 2 Diyabet tipidir. Bu diyabet türlerinden detaylı bahsetmek istersek şu detaylardan bahsedelim.Tip 1 Diyabet
Tip 1 diyabet sıklıkla çocuk ve genç yaşta ortaya çıkan Juvenil Tip olarak da adlandırılan diyabet tipidir. Pankreasta beta hücrelerinden insülin hormonu salınımında bir bozukluk mevcuttur. Tip 1 diyabet hastalığında bilinmeyen nedenlerle bağışıklık sistemi, pankreas beta hücrelerine saldırır ve tahrip eder. Bu tahribat %80 düzeyine ulaştığında Tip 1 diyabet ortaya çıkar. Birinci derece akrabalarında Tip 1 diyabet olanlarda ve çok sayıda Tip 2 diyabet yakını olanlarda Tip 1 diyabete yakalanma riski yüksektir. Tip 1 Diyabet Tanısını koymak için açlık ya da tokluk fark etmeksizin herhangi bir zamanda ölçülen kan glukoz düzeyi 200 mg/dl üzerinde ise Tip 1 Diyabet tanısı konur. Bu hastaların idrar tetkiklerinde normal şartlarda bulunmaması gereken şeker saptanır. Kortizon gibi bazı ilaçların kan şekerini yükselttiği göz önünde bulundurularak şeker hastalığından şüphelenilen tüm hastalarda (Tip 1 ve Tip 2) tanı konmadan önce hastanın bu tip ilaçların kullanmadığından emin olunmalıdır.Tip 2 Diyabet
Tip 2 diyabet toplumda en sık görülen diyabet formudur. Tip 2 diyabet hastalarında pankreastan insülin salınımında ya da insülinin dokulara etki etmesinde bir bozukluk yoktur. Bu hastalarda beta hücrelerine karşı antikor saptanmaz, yani otoimmün bir bozukluktan bahsedilemez. İnsülinin salgılanmasında azalma ya da dokulardaki glukoz emiliminde bir bozukluk söz konusudur. Tip 2 diyabette karaciğer ya da diğer dokularda giderek artan bir insülin direnci ya da pankreasta insülin salınımı bozukluğu saptanır. Tip 2 diyabet, obezite ile yakından ilişkilidir. Yakınlarında Tip 2 diyabet izlenen ya da gebelikte hamilelik şekeri saptanan hastalarda Tip 2 diyabet gelişme riski daha yüksektir. Tip 2 diyabet tanısı kan şekeri düzeyinin 126 mg/dl'nin üzerinde saptanmasından sonra yapılan glukoz yükleme testi ile konur. Tip 2 diyabet tanısı koymak için açlık kan şekeri bakılır. En az 8 saat açlıktan sonra ölçülen açlık kan şekerinin 126 mg/dl üzerinde olması halinde “Oral Glukoz Tolerans Testi (OGTT)” yapılır. OGTT'de yine en az 8 saatlik açlığı takiben bireylere içinde 75 gr glukoz çözdürülmüş su içirilir. 1., 2. ve 3. saatlerde kan alınarak tokluk kan şekeri ölçülür. Genelde kabul edilen 2. saatteki ölçümde kan şekerinin 200 mg/dl'nin üzerindeyse Tip 2 diyabet tanısı konur. OGT-T'de 2. saatte yapılan kan şekeri ölçümünde değer 140-199 mg/dl arasında çıkarsa 'bozulmuş glukoz toleransı' tanısı konur. Bu bireylerde ilerde Tip 2 diyabet gelişme ihtimali yüksek olduğundan hastalar yakın takibe alınmalıdırlar. HbA1C (glukozillenmiş hemoglobin) normalde diyabet hastalarında kan şekeri regülasyonunun ölçümünde kullanılan bir testtir. Hemoglobin alyuvarlarda bulunan ve kanda oksijenin taşınmasını sağlayan bir proteindir. Glukozla birleşen hemoglobin tipine HbA1C denir ve değeri normal bireylerde %4,7 ila %5,6 arasındadır. Normalde diyabet tanısı konduktan sonra kan şekerinin 3 aylık ortalama takibini yapmak için kullanılır ve doğru kan şekeri regülasyonu için %6,5'in altında olması beklenir. Diyabetin takibinde hedef glukoz seviyesi ölçümünden ziyade hedef HbA1C takibi kullanılmaktadır. Son yıllarda bazı araştırmacılar %6 üzerinde saptanan HbA1C değeriyle de diyabet tanısı konabileceğini tartışmaktadırlar.Diyabet Belirtileri Nelerdir?
Beslenme yoluyla kana geçen glukoz, insülin hormonu eksikliğinde hücreler tarafından emilemez ve kan şekeri yükselir. Kan şekerinin kanda yükselmesine ‘hiperglisemi’ denir. Hiperglisemi teşhisi için 8 saatlik açlığı takiben yapılan kan şekeri normal değerinin 100-110 mg/dl olması gereklidir. Kandaki kan şekeri yüksekliği kontrol altına alınmazsa ve yükseklik sürekli devam ederse iç organlarda ciddi yapısal hasarlara sebep olur. Diyabetin kan şekeri yüksekliğine bağlı olan belirtileri diyabetin klasik 3P belirtisi olarak adlandırılır. Bu belirtiler şu şekilde sıralanabilir;- Polidipsi (Aşırı susama ve su içme isteği, sıvı alımında belirgin artış),
- Poliüri (Çok sık idrara çıkmak),
- Polifaji (Çok fazla yemek yeme isteği, iştah artışı).