Baas rejiminin temsilcisi Esed ailesi, katliamlarla hafızalara kazındı.
Baas rejimi ve Esed ailesinin iktidarda geçirdiği süre boyunca Suriye'de yaptığı katliamlar ve devrilen rejimin işkence merkezi olarak nitelendirilen Sednaya Hapishanesi
Toplu katliamları için yalnızca kimyasal silah kullanmayan Beşşar Esed rejimi, 6 yılda yaklaşık 1630 sivili kimyasal silahla öldürürken yüz binlercesini konvansiyonel yollarla katletti.
Rejimin kitlesel katliamlarda kimyasal silah kullanımı dikkatleri yoğun şekilde çekse de Esed güçlerinin en büyük kıyımları geleneksel silahlarla gerçekleştirildi.
Hafız Esed ve Hama Katliamı
2 Şubat 1982'de Beşşar Esed'in babası ve dönemin Suriye lideri Hafız Esed'in kardeşi Rıfat Esed komutanlığındaki özel kuvvetler, ülkenin orta kesimindeki Hama ilindeki Müslüman Kardeşler Teşkilatının rejime karşı başlattığı ayaklanmayı bastırmak için şehri kuşattı. Önce havadan bombardıman yapan özel kuvvetler, daha sonra topçu atışları ve toplu idamlarla 27 günde on binlerce kişiyi katletti.
Suriye İnsan Hakları Ağının (SNHR) raporuna göre, Hama il merkezinde 2-28 Şubat 1982'de gerçekleştirilen katliamda en az 30 bin sivil can verirken alıkonan en az 17 bin sivilden haber alınamadı.
Humus'taki Tedmur (Palmira) Hapishanesine götürüldükleri sanılan ve daha sonra haber alınamayan kişilerin aileleri, yakınlarının katledildiğini düşünüyor.
SNHR'nin raporuna göre, rejim güçlerinin havadan ve karadan düzenlediği saldırılar ve bombalamalarda El-Asida, Es Sehhane, El-Kilayniyye, Ez Zenbak , El-Hayriyya ve El Başuriyye gibi semtler, yoğun şekilde hedef alınırken kent merkezinin yaklaşık üçte biri yerle bir oldu.
Katliamda 88 cami, 3 kilise ve çok sayıda tarihi eser de tahrip edildi.
Yaklaşık 1630 kişi kimyasal silahlar nedeniyle hayatını kaybetti
SNHR verileri ile AA'nın derlediği verilere göre, toplamda 1630 civarında sivilin hayatına mal olan kimyasal silahlara karşın yüz binlercesi varil, vakum, misket, sığınak delici bombalar ve havan toplarıyla yaşamını yitirdi.
Birleşmiş Milletlerin (BM) o dönemki Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, 22 Nisan 2016'da yaptığı açıklamada, resmi verilere dayanmamakla birlikte can kaybı sayısının tahmini 400 bin olduğunu ifade etti.
İç savaşın başından bu yana Esed güçlerinin sivillere yönelik tek seferde işlediği birçok kitle katliamı kayıtlara geçti.
Mart 2011'de başlayan halk hareketleri ve ardından patlak veren iç savaşta rejim güçlerinin, 3 Haziran 2011'da Hama kent merkezinin Asi Meydanı’ndaki göstericilere ateş açması üzerine 70 sivil hayatını kaybetti. En büyük katliamlardan birinin yaşandığı 4 Ağustos 2011'de de rejim güçleri, tank destekli birliklerle kent merkezine girdi ve en az 130 barışçıl göstericiyi öldürdü.
4 Şubat 2012'de rejim ordusu, Mevlit Kandili gecesi Humus'ta aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 337 sivili katletti.
Beşşar Esed rejimi, Suriye'nin Humus ilinin Hola bölgesinde 25 Mayıs 2012'de 49'u çocuk, 34'ü kadın 108 sivili katletti.
Rejimin topçu bataryalarının bölgeyi aralıksız yaklaşık 13 saat bombalamasının ardından rejim yanlısı Şebbihalar, baskın yaparak çok sayıda sivili kesici ve delici aletlerle öldürdü.
Hola Katliamı sırasında Şam'da bulunan dönemin BM Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan da "bu trajik olayın kendisini şoke ettiğini ve ürküttüğünü" söyledi, bunun "ağır sonuçları bulunan tiksinti verici bir eylem olduğunu" ifade etti. BM İnsan Hakları Konseyi, 1 Haziran 2012'de Hola Katliamı'nı kınadı.
Katliamın ardından kurulan BM Araştırma Komisyonunun Ağustos 2012'de açıkladığı raporda, rejime bağlı Şebbiha ismi verilen milislerin, sivilleri kasten öldürdüğü, kurbanların küçük bir bölümünün top ve tank atışları nedeniyle öldüğü, çoğunun ise yakın mesafeden katledildiği bulgularına yer verildi.
12 Temmuz 2012'de Hama'da Termise yerleşim yerinde 200'den fazla sivil, rejim güçlerinin beldeye tank atışlarıyla düzenlenen saldırılar sonucu hayatını kaybetti.
20-25 Ağustos 2012'de Şam’da rejim güçlerinin Derayya bölgesini kuşatıp çeşitli ağır silahlarla hedef alması sonucu 500’den fazla sivil can verdi.
Humus'un Telbise ilçesine 23 Aralık 2012'de rejim güçlerince düzenlenen hava saldırılarında "sahra hastanesi" ile bir fırın hedef alındı ve 100'den fazla sivil yaşamını yitirdi.
En kanlı yıl 2013
Esed güçleri, 2013'te büyük bölümü Halep'te olmak üzere iç savaşın en büyük katliamlarını gerçekleştirdi.
11 Ocak 2013'te rejimin ülkenin kuzeydoğusundaki Haseke'nin Hul ilçesine düzenlediği hava saldırısında aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 50'den fazla sivil öldü.
15 Ocak'ta rejime ait savaş uçağı, Halep Üniversitesinde Mimarlık Fakültesini bombalayarak 87 öğrenciyi katletti. Aynı gün kent genelinde 102 sivil öldürüldü.
Halep kent merkezinde halk, 29 Ocak 2013'te Bustan Kasr Mahallesi'nde rejim güçlerince alıkonulan 230 kişinin cesedini Kuveyk Nehri'nin etrafında buldu.
9 Şubat'ta Halep'in Cüneydi köyünde 40 kişiyi infaz eden Suriye ordusunun, 19 Şubat'ta Halep'in Cebel Bedru bölgesindeki yerleşim yerine füze saldırısı sonucu 47 kişi öldü.
27 Şubat'ta rejim ordusu, Halep'in El Melikiyye köyünde 72 sivili infaz etti ve Nisan 2013'te Şebbihalar, Cediydıt Fadl bölgesinde 4 günde yüzlerce sivili katletti.
Nisan 2013'te güvenlik güçleri ve ordu birlikleri, Dera'da Sanamayn bölgesine baskın yaparak çoğu kadın, çocuk ve yaşlı olmak üzere 100’den fazla sivili öldürdü.
Suriye'de 16 Nisan 2013'te başkent Şam'ın güneyindeki Tadamon Mahallesi'nde en az 41 sivilin Esed rejimi unsurlarınca toplu şekilde öldürülmesine dair görüntülerin 27 Nisan 2022'de ortaya çıkması gündeme oturdu.
4 Mayıs 2013'te Tartus ilinin Banyas ilçesinin Ras el-Nabea bölgesinde en az 126 sivil katledildi.
2 Haziran 2013'te de Hizbullah destekli rejim askerleri, Halep'in güneydoğusunda bulunan Sefira ilçesine bağlı Resmun Nefil beldesinde aralarında çocukların da olduğu 191 sivili bıçaklar ve ateşli silahlarla öldürülerek cesetlerini yaktı.
26 Temmuz'da rejimin Halep'in Bab Neyrib bölgesine füzeli saldırısı sonucu bir ailenin tüm fertleriyle 35 sivil yaşamını yitirdi.
Doğu Guta kimyasal katliamı
Suriye rejimi, 21 Ağustos 2013'te başkent Şam'ın Doğu Guta bölgesinde kimyasal silaha başvurarak 1400'ün üzerinde sivili öldürdü.
Çoğu kadın ve çocuk binlerce sivilin zehirli gazlardan etkilendiği katliamın ardından Doğu Guta, 2018'de de rejimin en sıkı abluka uyguladığı, neredeyse tüm silahları kullandığı bölge haline geldi.
Bölgedeki muhalifler, Şam yönetimi ve Rusya ile yaptıkları mecburi anlaşma neticesinde Nisan 2018'de Doğu Guta'yı boşaltmak zorunda kaldı.
5 yıllık kuşatmadan çıkan siviller, ülkenin kuzeyindeki alanlarda yaşam mücadelesi veriyor.
SNHR'nin raporuna göre Şam yönetimi, Suriye'de iç savaşın başlamasının ardından muhaliflerin kontrolündeki yerleşimlere 217 kez kimyasal silah saldırısı gerçekleştirdi.
2014 ve 2015'teki katliamlar
Esed güçleri, 2014 ve 2015'te en fazla Halep, İdlip ve Şam'da katliam yaptı.
1 Mayıs 2014'te rejim ordusuna ait helikopterden Halep'te pazar yerine "varil bombası" atılması sonucu 40 sivil öldü.
29 Ekim 2014'te rejim güçlerinin İdlib'te sığınmacıların kaldığı Abidin çadır kentine düzenlediği varil bombalı hava saldırısında 60 sivil hayatını kaybetti.
20 Ocak 2015'te rejim helikopterinin Haseke kentindeki hayvan pazarına "varil bombasıyla" düzenlediği saldırıda 160 sivil yaşamını yitirdi.
18 Şubat 2015'te Esed güçlerine bağlı birlikler, Halep'in kuzeyindeki Rityan beldesinde aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 30 sivili bazılarının boğazını keserek, bazılarını da kurşuna dizerek katletti.
21 Şubat 2015'te Halep'in kuzeyindeki Hardetennin köyünde 48 sivil kurşuna dizildi.
12 Mayıs 2015'te rejim helikopterinin Halep'te minibüs duraklarına varil bombasıyla düzenlediği saldırıda 47 sivil öldü.
16 Ağustos 2015'te rejime ait savaş uçağının Şam'ın Duma ilçesinde pazar yerine vakum bombasıyla düzenlediği saldırıda 67 sivil, 4 gün sonra başka bir pazar yerine saldırısında da 50 sivil hayatını kaybetti.
16 Eylül 2015'te rejim helikopterinin Halep'te muhaliflerin kontrolündeki Meşhed Mahallesi'nde sivil yerleşim alanına varil bombasıyla saldırması sonucu 45 sivil öldü.
8 Haziran 2015'te rejimin İdlib'in muhaliflerin kontrolündeki Cenudiye kasabasına düzenlediği hava saldırısında en az 50 sivil yaşamını yitirdi.
Han Şeyhun'a yönelik kimyasal saldırı
Rejim güçleri, 4 Nisan 2017'de İdlib'in Han Şeyhun ilçesinde sivilleri kimyasal silah saldırısıyla hedef alarak yasaklanmış silahtan vazgeçmediğini gösterdi.
Bu katliamda 100'den fazla sivil öldü ve 500'den fazla sivil yaralandı.
Duma katliamı
Esed rejimi, Şam'ın merkezinin 10 kilometre doğusunda yer alan Doğu Guta bölgesinin Duma ilçesine 7 Nisan 2018'de kimyasal silahla saldırdı ve 78 sivil hayatını kaybetti.
Yer altı katlarının elektronik kapıları açılmalı"
Suriye Sivil Savunması, Şam'da devrilen Esed rejimiyle özdeşlesen ve işkenceleriyle bilinen Sednaya Hapishanesi'nden kurtulanların, cezaevinin yer altı hücrelerinde de tutulanların bulunduğuna yönelik ifadelerini araştırmak üzere harekete geçtiğini bildirdi.
Beyaz Baretliler Başkanı Raid Salih, X'ten yaptığı açıklamada, Sednaya'ya 5 uzman acil müdahale ekibinin gönderildiğini, bu ekiplere hapishanenin düzenine hakim 2 rehberin yardımcı olduğunu kaydetti.
Havalandırma yetersizliği sebebiyle neredeyse boğulmak üzere olan tutsakların kurtulabilmesi için çabaların sürdüğü vurgulanarak, güvenlik kameralarında görülebilen tutukluları serbest bırakabilmek üzere yer altı katlarının elektronik kapılarının açılması gerektiği belirtildi.
Bölgedeki yetkililer, devrik rejimin eski askerlerine ve cezaevi çalışanlarına kapıların şifrelerini vermeleri çağrısında bulundu.
Gün içinde idam edilmeyi bekliyorlardı
Sosyal medya ve bazı haber kaynaklarındaki görüntülerde Sednaya'yı basan göstericiler ile cezaevinden kurtarılanlar yer alıyor. Özgürlüğüne kavuşanların arasında annesiyle tutulan küçük çocuklar da bulunuyor.
Görüntülerin bazılarında eski tutsakların işkencelerden dolayı yürüyemediği, cezaevinden "sürünerek" çıktıkları gözlemleniyor.
Sednaya Hapishanesi Tutuklular ve Kayıplar Derneği (ADMSP) tarafından paylaşılan videoda da Sednaya'dan serbest bırakılan kadınlar görülüyor. Görüntülerde kadınlara "Esed düştü, korkmayın!" denilerek güvende oldukları söyleniyor.
Sosyal medyada paylaşılan başka bir görüntüde de Sednaya'dan salıverilenlerin arasında akrabalarının olup olmadığını görmek için cezaevi yakınlarında bekleyenler yer alıyor.
Şam sokaklarında çekildiği söylenen diğer kayıtta da özgürlüğüne kavuşanların sokaklarda koştuğu görülüyor. Görüntüde kurtarılan tutsaklardan biri yoldan geçen kişiye ne olduğunu soruyor ve aldığı "Rejimi devirdik." cevabını karşısında mutluluğunu gizleyemiyor.
Sosyal medyada dolaşıma giren başka bir videoda da Suriyeli tutsağın, idamına saatler kala Baas rejiminin çökmesiyle özgürlüğüne kavuştuğunu, "İdamımız yarım saat önceydi. 54 kişi.. İdamımız bugündü." sözleriyle aktarıyor.
Esed rejiminin işkence merkezi Sednaya
Uluslararası kuruluşların yayımladığı raporlara göre, başkent Şam'a 30 kilometre uzaklıkta bulunan ve çöken rejimin Savunma Bakanlığına bağlı Sednaya Askeri Hapishanesi'nin Mart 2011'deki olayların ardından rejim karşıtı barışçıl göstericiler ve rejim karşıtı askeri unsurların tutulduğu üsse dönüştüğü belirtiliyor.
Raporlarda, cezaevinde devrilen rejim yetkililerinin alıkoydukları binlerce kişinin öldürülmesini sessiz ve sistematik şekilde organize ettikleri aktarılıyor.
Rejimin, cezaevinde "toplu idam" yoluyla yargısız infazlar gerçekleştirdiğini ortaya koyan raporlarda 2011 ile 2015 yılları arasında her hafta, bazen de iki haftada bir yaklaşık 50 kişinin asıldığı kaydedildi.
Raporlar, ayrıca rejimin, Sednaya'da alıkoyduklarını kasıtlı şekilde insanlık dışı koşullarda tuttuğunu, onlara defalarca işkence yaptığını ve sistematik olarak yiyecek, su, ilaç ve tıbbi bakımdan mahrum bıraktığını gösteriyor.
Uluslararası Af Örgütünün 2017'deki araştırması, 2011'den beri Sednaya'daki cinayet ve işkencelerin, ülkedeki sivil nüfusa yönelik yaygın ve sistematik saldırının parçası olarak yapıldığını ve rejimin politikasının parçası olarak yürütüldüğünü ortaya koyuyor.
Af Örgütü, raporunda, çöken rejimin yetkililerinin Sednaya'daki ihlallerinin insanlığa karşı suç teşkil ettiği sonucuna vardıklarını bildirdi.
"Sezar fotoğrafları"
Suriye rejim ordusunda görev yapan ve iç savaş boyunca askeri hastanelere getirilen cesetleri kayıt altına almakla sorumlu "Sezar" kod adlı askerin çektiği fotoğrafların, rejim tarafından işkence ve insanlık dışı yöntemlerle öldürüldüğü belirlenen, yaşları 20 ile 40 arasında değişen yaklaşık 11 bin kişiye ait olduğu düşünülüyor.
Mayıs 2011 ve Ağustos 2013 tarihleri arasında çekilen fotoğraflarda yer alan cesetlerdeki yaralar, rejim güçlerinin askeri tesislerinde tutulanların nasıl işkence gördüğünü ve öldürüldüğünü gösterdiği için kanıt değeri taşıyor.
"Sezar" kod adlı askerin çektiği 55 bin kadar fotoğraf, 2014'te ilk kez AA tarafından yayımlanmıştı. Söz konusu fotoğraflar, Esed rejiminin sistematik işkence yaparak ve aç bırakarak öldürmek dahil işlediği savaş suçlarının delili olarak büyük yankı uyandırmıştı.
Kaynak Anadolu Ajansı